Sevmiyoruz…
Kendimizden daha iyisini sevmiyoruz…
Kendimizden daha başarılısını çekemiyoruz…
Kendimizden daha fazla kazananı hazmedemiyoruz…
Kendimizden daha fazla ilgi ve saygı göreni istemiyoruz…
Kıskançlık ve hasetliğin adına da, utanmadan rekabet diyoruz!
Üstelik toplumda; başarılı, dürüst, ilkeli ve itibar sahibi kişi sayısı ne kadar fazla olursa, yaşam kalitesinin de o oranda artacağını bilmiyoruz. Önde koşana çelme takıyor, üste çıkanı aşağı çekiyoruz. Bunu yaparken de, hiçbir ahlak kuralını tanımıyoruz. Minnacık kişisel hesapların ardında savrulurken; gözümüzden sakındığımız çocuklarımızın geleceğine, uğruna canımızı feda edeceğimiz memleketimize nasıl bir kötülük yapıyoruz, hesap edemiyoruz! Oysa eninde sonunda, nereye gidersek gidelim dönüp dolaşıp geleceğimiz yer burası, yani Kırıkkale.
Bu sebepten olsa gerek “kaliteli insanlar” toplum önünde olmaktan, sorumluluk almaktan kaçıyor, daha kapalı yaşamayı tercih ediyor. Sorumluluk alanlar da kısa bir süre sonra dayanamayıp, bırakıyor. Kendi değerlerimizi, memleketimizin evlatlarını itibar suikastleri ile sindirirken, bir de kendi menfaatlerimiz doğrultusunda şişirdiğimiz içi boş balonlar var. Ama onlar bugünün konusu değil.
Bütün bu suistimallerin gölgesinde zaten fazla olmayan alanlarda da geriledikçe geriliyoruz. Sosyal ve Kültürel faaliyetler anlamında kısır bir döngünün içindeyiz ve bunun da faturasını siyaset kurumuna biçiyoruz. Siyasetçileri kimin seçtiğini koydum bir tarafa, şehir sadece siyasi erk ya da kamu kurum ve kuruluşlarından mı ibarettir? İşin ilginci kime sorsak bu durumdan şikayetçi. Ama mesele eyleme geçmek, elini taşın altına koymak olunca kimseyi göremiyoruz meydanda. Adalet ve kaliteyi önceleyerek, kendi memleketimizi merkeze almadığımız için; bütün bu gelişim eksikliği ve düşen kalite hepimize müstahak aslında.
Biz iş adamlarımızı sadece “finans” kaynağı olarak gördüğümüz sürece ne yatırım gelir memlekete, ne de sosyal ve kültürel anlamda büyüme. Kolaycılık ve dedikodu bizim işimiz ne de olsa. Çünkü hiç kimse yapılan yatırımın gelecek adına ne getireceğinin hesabında değil. Bizim işimize yarıyor mu biz ona bakıyoruz.
Hülasa bütün hengamenin arasında kadrajıma takılan bir kaç “iyi adam” var Kırıkkale Büyük Anadoluspor’un başında. Veli Uca ve yönetimine aldığı birkaç genç işadamımız görevi teslim aldıkları günden bu yana, şehrin armasını layık olduğu yere taşımak için ellerinden geleni yapıyorlar. Futbol deyip geçmeyin. Şehir kulüpleri şehrin tanıtımı anlamında oldukça önemli. Üstelik hoşumuza gitse de gitmese de endüstriyel bir sektör ve pazar artık futbol.
Takımın güncel durumuna gelince, geçtiğimiz sezondan bu köklü bir yapılanmanın içinde ve kurumsallaşma anlamında ciddide mesafe kaydetti. Geçmiş dönemlerde aktarılan bütçelerin henüz nerelerde hiç edildiğini net olarak ikrar etmesek, kulübe ait sosyal tesislerin ne hale getirildiğini yazıp çizmesek de, kulübün bugün hangi standartlara kavuştuğunu çok net görüyoruz. Bu mücadele de yalnız bırakıldıklarını gördüğümüz gibi. Keşke sadece “yalnız” bırakılsalar, boş laflar sıralayan çeneler bari dursa. Veli Uca’yı yıpratmanın takımı, dolayısıyla şehrin armasının yıpratmak anlamına geldiğinin farkına varamayanlar konuşa dursunlar, bizim Kırmızı Şimşeklerde her şey yolunda çok şükür.
Geçtiğimiz hafta sonu oynanan Iğdır maçı öncesi as oyunculardan üçünün “disiplin” gereği kadro dışı kalmasına rağmen, 100 milyonluk Iğdır ile berabere kalmamız bir yana, sergilenen futbol harikaydı. Sanırım en çok da, maç öncesi kara propaganda yapanlar şaşırdı. Halbuki o renkler de arma da bizim, şehrin namusu neticede. Sahip çıkmak, hepimizin boynunu borcu. Bu şehirde yaşayan herkesin omuz vermesi gerekiyor. Üstelik sadece futbol alanında değil, Kırıkkale’ye katma değer sunan herkese. Artık nefsi savaşlardan, suistimal edilme kaygısından sıyrılmanın vakti gelmedi mi? Bu şehrin kalitesini artıralım ve işe de kaliteli insanları desteklemekle başlayalım bence. Değerlerimizi keşfedelim, tanıyalım. Kırıkkaleli iş adamı sadece Uzelli ve Saran mı? Ne isimler var Kırıkkaleli, ulusal bazlı sivil toplum kuruluşlarının temsil makamında. Hiçbirinden haberdar değiliz.
Bizim bu iş adamlarının bir araya gelmelerini sağlamamız, şehre katkı sunmalarını için kamuyou oluşturmamız lazım. Bizim bu iş adamlarının yaptıklarını takdir etmek suretiyle, Kırıkkale’ye daha çok eğilmeleri için ikna etmemiz lazım. Büyük bir Köy olmaktan daha onlarca sene kurtulamayacağız yoksa.
Dedik ya bunca olumsuzluğun yanında az da olsa güzel şeyler de oluyor. Son söz niyetine, marifet iltifata tabidir elbette; bravo bizim çocuklar, bravo Başkan Veli Uca. İnşallah takım bu sezon Play-Off’da!