26 Ekim'de 1. yaşımızı kutlayacağız inşaallah. Ama bir yıllık sürede hala yayın tarzımızı, gazetecilik anlayışımızı idrak edemeyenler var. Ve bu idrak enfeksiyonu bir türlü geçmeyen arkadaşların Kırıkkale Belediyesi bünyesinde, hele de Basın ve Halkla İlişkiler biriminde çalışıyor olması oldukça vahim
Basın ve Halkla İlişkiler biriminin Müdürü Altuğ Baydar; teknik anlamda donanımlı, kişilik olarak beyefendi, insan olarak gereğinden fazla duygusal naif bir profil. Tek ve en büyük kusuru siyasal iletişimin gereklerine ve siyasete hakim olmaması. Üstelik Mehmet Saygılı gibi iletişim zafiyeti olan bir isimle çalışıyor olunca, bu eksiklik bildiğin uçurum olarak yansıyor hedef kitlesi olan halka ve basına. Bu naif ve koşulsuz sadık yapısından olsa gerek kendi katında dönen çirkinliklerden de bihaber diye düşünüyorum, hatta düşünmek istiyorum.
Takip edenlerin bildiği bir olay yaşadım dün. Kim olduğunu "bildiğim" bir fake hesap, kendileriyle alakaları olmayan bir konu üzerinden bana saldırdı. Üstelik düne kadar özel mesaj kısmına gelip yazdığı övgüleri, sıraladığı methiyeleri unutup benim "yalancı olduğumu, gazeteci olmadığımı" iddia etmiş. Normal şartlarda troll hesapları muhatap almam, yazdıklarını önemsemem. FETÖ'den kalma bir usul olduğu için mi, kendi ismi ile yazamayan korkaklardan haz etmediğimden mi, bilemiyorum ama cevap vermem. Bu aciz kardeşimize cevap verdim, üstelik kendi ismine doğrudan yazılmış bir metinle.
Nedenine gelince aylardır anlatmaya çalıştığım konunun ispatıydı zira. Bir gün evvel Ramazan Can özelinde kasten yazdığım, halk arasında ve kulislerde konuşulan bazı konulardan oluşan bir siyasi okumayı sizlerle köşemde paylaştım. İçerisinde gerçekliğinden emin olduğum ve altını çizdiğim kelimelerin arasına kasten bir iki de "tahrik edici, siyaseten can sıkıcı" denge olasılığını ekledim. Kasten diyorum, çünkü Ramazan Can'ı iyi tanıyorum. Beni arayacağından emindim ve nitekim aradı. Benim duymak istediklerimi kendi ağzından duyup bizzat izin alarak "tekzip" başlığı ile yayınladım. Aslında onun verdiği bir demeçti ama demeç desem kimsenin dikkatini çekmezdi. Gündemi hareketlendirmek ve Nuh ve Saz ekibine adres teslimi mesaj vermek adına minik bir manevra yaptım ve tuttu.
Bunun dışında da Çakır Yıldırım'ın benimle Bülent Özkan'ın bizzat yanında paylaştığı bir bilgiyi kamuoyuna aktarmam sebebiyle sanırım Bülent Özkan rahatsız oldu. Çünkü Çakır Ağabeyine benim yüzümden 2. kez mahçup oluyordu. Yoksa Nuh ve Saz Ekibine verilen mesajdan neden rahatsız olsun ki? Basın birimine "kurdurduğu" troll hesaplara talimat geçmiş olacak ki Belediyeyi ve Saygılı'yı eleştirirken; herkese aslan, bana lal olan hesaplar, alakasız Ramazan Can yazısıyla atağa geçti. Bu arada kurdurduğu kısmı da tahmin değil; ispatlı, şahitli, delilli. Yerin kulağı yok Sayın Özkan, ekibinin ağzı gevşek! Mesajla yazışmayı da seviyorlar üstelik. Bunun dışında kendi sorumluluk alanın olmasa bile, yılların verdiği kaşarlanmış katmerlenmiş tecrübe ile Basın birimine nasıl bir mobing uyguladığını da biliyor, ama her bildiğimizi yazamıyoruz. Teşkilat üzerinden ne tür filmler çevirdiğini bildiğimiz gibi. Unuttunsa hatırlatayım Sayın Özkan; ben ulusal tecrübesi olan bir gazeteci olmam yanında, o teşkilatın Genel Merkez Tanıtım Medya Başkanlığında Generallik yaptım. Senin gibi en az 3000 Özel Kalem tanıdım! Hülasa senin güttüğün koyun kadar, benim oturup kahve içtiğim Çoban var.
Durum bu kadar basit ve yine haklı çıktım. Bülent Özkan Kırıkkale Belediyesi ve Sayın Saygılı'ya duymadığı sadakati ne hikmetse Çakır Ağabeyine duyuyor. Benim umurumda mı elbette değil. Sayın Saygılı da dahil, herkes kendi bilir! Bu arada bir de not düşeyim; su temel bir ihtiyaç ve temini belediyelerin asli görevidir. Bu konudaki şaka yollu serzenişlerimizden bile rahatsız oluyorsanız, yerel yöneticilik belliki sizin işiniz değildir!
Milletvekilliği Adaylığı düşünen, Genel Merkez anketlerinde halkın %70 kendisini istediğini ima eden Saygılı; uzaklaştırmaya, sürekli fitne sokmaya çalıştığın, bölüp ayrıştırdığın teşkilatsız mı kazanacak? Hedefiniz büyük, ayak oyunlarınız küçük! Aşk ile tekrar ediyorum, Saygılı’ya en büyük zararı Sen ve Çakır Yıldırım veriyorsunuz!
Kelimeler parmak izi gibi eşsiz ve kişiye özeldir; döküldüğü dili, çıktığı klavyeyi ele verir! Siz kadın kılığına girseniz de, biz sizin kim olduğunuzu ve adam olmadığınızı biliyoruz. Sadece kendinizi kandırıyor, sahiplerinizin egosunu tatmin ediyorsunuz! Benim derdim ne Belediye ile ne de Saygılı Başkanla. Benim derdim; mahsulün arasına sızan ayrık otlarıyla.
Ben gazeteciyim. İşim, kamuya yararı ve zararı olanları aktarmak. Yarar da mı kaleme alınmak, zarar da mı yazılmak tercihi ise tamamen sizin bileceğiniz iş.
Unutmamanız gereken başka bir detay da; FETÖvari bir usulle, sahte hesapların ardına sığınarak sözümona kurumsal kimlik namusu koruyanların, en çok zararı o kurumsal kimliğedir. Savaş yenilince değil, düşmana benzeyince kaybedilir!