Su tasarrufunun önemi her geçen gün artıyor. İklim değişikliğiyle mücadelede, dünya liderlerinin küresel düzeyde harekete geçmesi gerekiyor.
Ancak bireyler olarak bizlerin de karbon emisyonu üzerinde katkımız var. İklim değişikliğinde kişisel etkileri azaltmak için yapabileceğimiz çok şey var. Kullandığımız, giydiğimiz, aldığımız, sattığımız ve yediğimiz her ürünün üretimi su gerektirir. Tüketim miktarını temel alan su ayak izi miktarının düşürülmesi, su kaynaklarının yönetimi kadar ekonomi için de büyük öneme sahip. Türkiye bilinenin aksine su zengini bir ülke değil. Bu aslında evde kullandığımız sudan ziyade yediğimiz ve içtiğimiz her maddenin üretiminde
kullanılan su ile alakalı. Bunu anlamak ve bilinçlenmek, hayati önemi olan su kaynaklarının sürdürülebilir şekilde kullanılması için büyük önem taşıyor.
Bazı ürünlerin su ayak izleri
1 porsiyon kırmızı et (200 gr): 3.100 litre
1 porsiyon beyaz et (200 gr): 780 litre
1 dilim ekmek: 40 litre
1 bardak kahve (karton bardakta): 208 litre
1 bardak çay: 30 litre
1 bardak süt (Bu miktar süt tozunda beş kat daha fazladır): 200 litre
1 porsiyon pilav: 150 litre
1 adet küp şeker: 7,5 litre
1 porsiyon peynir (75 gr): 375 litre
1 paket patates cipsi (200 gr): 185 litre
1 bardak bira: 75 litre
1 kadeh şarap: 120 litre
1 hamburger: 2.400 litre
1 adet portakal: 50 litre
1 bardak portakal suyu (200 ml): 170 litre
1 adet A4 kağıt: 10 litre
1 çift deri ayakkabı: 8.000 litre
Dolayısıyla, karbonsuz bir gelecek için kişilerin atabileceği adımların başında tüketim alışkanlıklarını gözden geçirmek ve yeniden biçimlendirmek geliyor.