Bize böyle söylemediler ama.
Yokluğa vurgun hayatlarına
utanç ve sükut gömülmüş,
bir garib canlının adıydı kadın.
Annelik sinsice yaşanırdı evvelde.
Kırsalın yüküydü annenin sırtına vurulan.
Kıymeti erkek evladın rüştüne bağlanmıştı.
Kızlar henüz horantadan sayılmıyordu.
Namus tek başına onların yüküydü.
Yüktü kadın, yüklüyse anne adayıydı.
Yük onun öbür adıydı.
Bir tek anne yük değildi.
Şimdilerde hepten yük sayılsa da.
Dert de gözyaşı da onun yüküydü.
Ağlarsa o ağlardı gerisi yalandı.
Annemi yaşarken görmedim hiç.
Gözlerime baktığında
yaşanmamış her dakikasını ışıltıya döküp
hayatını bana adarken gördüm hep.
Adanmaktı anne olmak.
Adaktı kız çocukları.
Vakti gelince kurban edilirdi.
Kimi toprağa gömülürdü diri diri.
Kimi berdel edilirdi erkek evladın muradına.
Adanmaktı annelik, adaktı kız çocukları.
Bize böyle söylemediler!
Diriliş nice sonraları Fatıma'dan doğdu.
Bütün kadınlar ondan bir parçadır
bizim buralarda.
Elleri Fatıma ananındır.
Şefkat ve şifadır onun eli.
Diriltendi kadın.
Diriliş ondandı.
Ana rahmidir var olmanın yatağı.
Rahimdi kadın.
Rahman ve Rahim olan,
Rahim esmasının tecelligahı kılmıştı kadını.
Anneydi kadın, anneyse vardı.
Yokluğa gömülmüş hayattı kadın.
Fahişeydi, orospuydu, namussuzdu.
Erkek hiçbiriydi.
Annesini kutsayan erkekti
bunca namussuzluğun yükünü kadına yükleyen.
Bize böyle söylemediler Anne!
Bilemedik,
kıymetin ve kadrin ne olduğunu.
İçinden çıkamadık.
Senin sevginin kundağında sarılı kalmak istedik.
İçinden çıkamadık.
Bugün hep bir ağızdan kadınlığını görmezden gelip,
Anneliği kutluyoruz.
Kutlu olsun kadınlığın
varoluşu ve cenneti bedeninde taşıyan anacığım.
Hasretle.....
Hiç