Osman Türkyılmaz...
Kırıkkale’nin en renkli, bana en göre en komik simalarından biri.
Göreve geldiği günden bu yana aklıyla kalbi arasındaki savaşı bir türlü bitiremedi.
Gündeme gelebilmek, gündemde kalabilmek adına yaptığı “gereksiz” çıkışlardan biz yıldık da, kendini ne durumlara soktuğunu bir türlü fark etmedi.
Hiperaktif yada toplumsal tanımlamasıyla tezcanlı olmanın faturası her daim ağır olur. Enine boyuna düşünülmeden anlık verilen sözler, 3 adım sonrası hesaplanmadan girişilen işlerin neticesi genelde hayal kırıklığıdır. Bu durum siyasette yada günlük yaşamda fark etmeksizin böyledir, tecrübe ile sabittir. Benden yaşça büyük olan Türkyılmaz’ın benim bildiğimi bilmemesine ihtimal dahi vermek istemiyorum zira kendisinin sorumluluğu benimkinden daha fazla.
Göreve geldiği günlerde ayağının tozuyla giriştiği bazı işlerin, aldığı bazı kararların ceremesini bugün çekiyor sanki. Yahşihan Belediyesi mali açıdan zor günler geçiriyor, bütçe doğru yönetilemiyor diyordun ya hani? N'oldu bütçe mi eksildi, yönetme beceriniz mi yetmedi? Uzaktan davulun sesi hoştu değil mi! Para kalmadı kanımca...
Öyle olmasa asfalt çoktan atılmış, Ahmet Yesevi yolu çoktan açılmış, Yurt-Kur Caddesindeki parke döşeme rezaletinin hesabı çoktan Savaş Geyik’e sorulmuş olurdu diye düşünüyorum. Osman Türkyılmaz kamuoyu önünde sözünü yere düşürür mü yoksa? Millete söz vermenin ve yerine getirememenin maliyetini bilmeyecek çocuk değil ya! Tanıyanlar bilirler “ benim anamın adı döndü” deyip, sözünden dönecek biri hiç değildir Allah var(!)
Her su kesintisi yaşandığında basın toplantısı yapıp, kameraların karşısına geçmesini de çok doğru buluyorum(!) Öyle ya yaşadığı o anki baskı, krizin oluşturduğu gerginlikle kameralar önüne geçmeli ki muhalefete paye verip üzerindeki negatif enerjiyi seçmenine yaymalı. Üstelik konuya hakim teknokrat isimlerin değil de kendisinin abartılı siyasi üslubuyla durumu ifade etmeye çalışması da takdir edilesi. Çok başarılı, alkışlıyorum kendisini.
Gelelim Kitabın Ortasından programında verilen ama tutulamayan sözlere. Hatırlarsınız 34 dakikalık programın 10 dakikalık kısmında sadece kadınlar üzerine konuşmuş, gençler ve kadınlar için sözler almıştık. Verdiğimiz tarih, kendisinin talep ettiği süre 1 Eylül’de doldu malumunuz. Anlayamadığım şey şu; önünde bu kadar problem, ciddi bütçeler isteyen başlanmış işler yapılamayacak sözler verilir? Altyapısı, üst yapısı daha tamamlanmamış bir yerleşimde sosyal belediyecilik adına yeni külfetler altına girilmek istenir mi?
Bir Belediye Başkanı neden her şeye herkese bu kadar gülümser ki? Aklım almıyor. İnsanın sürekli gülmesi mümkün mü bilmiyorum, ama bildiğim bir şey var önümüzdeki aylar içerisinde Başkan Türkyılmaz’ın botoks yaptırması şart olacak. O kadar zorlama gülücük yanakta sarkma ve derin çizgiler yapar çünkü. Oysa üzülmek, mutsuz olmak, sinirlenmek de insana mahsustur ve makam sahipleri de insandır neticede.
Yol arkadaşlarının seni yolda bıraktığını biliyoruz, gelişmeleri takip ediyoruz.
Halil Öztürk’e biat etmen istendiğini, bu sebeple bir müddet teşkilat tarafından dışlandığını sağır sultan duydu mesela.
İhaleci grubun seni bunalttığı ve baskıladığını da duyduk, güvendiğin dağlara yağan karları da.
Ezcümle gülümseme, kendin ol! Halk samimiyeti sever, içtenliği sever. Yüzüne sürekli güleni değil, oturup kendisiyle ağlayanı sever. Sürekli birileriyle çarpışıp, sonra bir şey olmamış gibi barışma. Halk kavga izlemeyi sever, kavgacıları değil. Bütün bunlar gündemde ve Yahşihan’da sular kesik, yollar toz içerisindeyken; verilip tutulmayan sözlerin, yapılmayan Kadın Han’ın hesabını sormak, mahalle yanarken saç taramaya benzerdi.
O hesabı sormak kalsın diğer sefere!
Aklıma gelmişken Müge Anlı'ya güveniyorsan, o Kırıkkale'de yaşamıyor ama seçimlerde ben buradayım Allah ömür verirse!