Köşe Yazarı

Dr. Yavuz Han

yavuzhan@gmail.com

ANLAMANIN KIYMETİ

  • 15-02-2023
  • 12:01:39

      Bu sene hacca umreye gitmeyin parasını depremzedelere gönderin.

      İslami cemaatler neredeler, neden deprem bölgesinde arzı-ı endam etmiyorlar?

      Neden bir kurtarma olduğu zaman “Allahu Ekber” diye bağırılıyor. Bu siyasal islam'ın bir göstergesi değil mi?

      Ezan okumak, sala okumak oradaki insanlara ne yarar sağlar, moralleri daha da bozulmaz mı?

      Enkazdan kurtulan kadın dışarı çıkarken başörtüsü istedi, başı açık çıkmaktan imtina etti.

      Kuran kurslarına depremzedeler neden yerleştirilmiyor?

      Vs. vs. vs.

      Türkiye’m, güzel ülkem, aziz memleketim ne kadar da bahtın kara senin. 

      Seni bir türlü sevmeyenlerin kızgınlıkları nereden geliyor. Milleti beğenmeme yetkisini nereden alıyorlar bir türlü anlaşılmıyor. Bitmeyen kızgınlık, tükenmeyen nefret, eksilmez aşağılama çabası.

      Bir türlü hoşgörü kazanmayan din algısı.

      Asla kabullenilmeyen dindarlık görüntüsü.

      Taviz verilmeyecek kadar kararlı bir din karşıtlığı.

      Milletin aşağılanma çabasından için için bir haz alma, yabancıları övmekten duyulan dayanılmaz nirvana hissi.

      Yapmayınız, etmeyiniz, durunuz…

      Anlamaya çalışmak gerçekten de çok mu zor.

      İnsanları fiziği ile ruhu ile ideolojisi ile yaşantı şekli ile kabul etmek hakikaten mi muhal.

      Fikir özgürlükleri sadece kişisel algılamamız ile mi sınırlı olmak zorunda Allah aşkına! 

      Sadece bizim anladığımız gibi anlayanlar mı sevgiye saygıya layıklar. Sadece bize benzeyenler mi değerli olabilirler.

      Kimin haklı olduğunun ne kadar önemi olabilir ki? Düşünce bu. Düşünmekten kendini alamayan insanlara bizim gibi düşün ve davran demekle kendinizi çukura ittiğinizin farkında değil misiniz?

      Bu arada iddialar hakkında bazı cevapları aramak da lazım elbette.

       Elbette bu sene yurtdışı/yurt içi yapılacak tüm turistik seyahatlerin parasının deprem bölgesindeki insanlara yardım olarak gönderilmesi çok erdemli bir davranış olur. Sadece hac/umre değil, Paris’e Londra’ya gidecekler de aynı hissiyatta olmalılar tabii ki. 

       İslami ya da değil tüm cemiyetler, tüm Sivil Toplum örgütleri katkı sunmalılar bu vahim olaya. Gün birlik günüdür ve bu türde kendi içinde organize olan kurumlar daha sistematik katkılar sunabilirler. Lionslar, Rotaryenler, Ateizm dernekleri, LGBT ler, pozitivist yapılar da en az dini cemaatler kadar katkı sunmalılar elim olaya.

      Allahu ekber, Allah büyüktür demektir ya. İnsanların bu heyecanını canlı tutmak lazım. Daha sıkı kurtarma çalışması yapsınlar da canları kurtarmaya devam etsinler. Orada başka dinden/inançtan/anlayıştan olan insanlar da sevinç göstersinler. Herkes de onlara saygı ile baksınlar. Hıristiyan istavroz çıkartsın mesela, Kippalı bir Yahudi de dua kusun birisi kurtulduğu zaman. Herkes de o insanın mutlu olmasından mutlu olsun mesela.

      Ezanlar salalar okunuyor ya. Sadece bunlar okunmasın mesela. Her kurtuluştan sonra kilise çanları da çalsın. İlan edilsin her tarafa bir can daha yığıntının altından çıkartıldı diye. Havralarda borular öttürülsün hatta. Bilinsin ki molozlardan çıkan bir çift göz daha oldu. Canımızın yangınına bir damla su döküldü. İlan edilmiş olsun bütün insanlara. Sadece bunu yaparken o mazlumlar incinmesin, ürkmesin yeter. Daha ne lazım ki Rabbin katında mutluluk verici olarak.

      Bir erkek iç çamaşırı ile çıkartılırken üstü örtülsün ister. Mahcup olur, utanır, edeplenir. Aslında ayıbı mı var bu işin. Çaresizlikten çıkıyorsun be amcam desen olmaz. E adam utanıyor işte. Öyle yetişmiş, öyle yaşamış, hissettiği bu. Bir kadın da başörtüsü olmayınca öyle zannediyorsa kendini bize ne halt etmek düşer ki onu anlamaktan gayrı. Başındaki örtü ile saçındaki toka ile yüzündeki makyaj ile kolundaki bilezik ile güzel değil mi zaten no insanlar. O öyle mutlu ise bize de onunla gülümsemek düşmez mi. Hissemizi artırmak da ne ki onu mutluluğunda kaybolmak varken.

      Kuran kursları da açılsın, camiler de insanlara kucak açsın, cemevler de mekânlarını hazırlasın. Kiliseler havralar insanları ağırlasın. Dernekler, vakıflar, sendikalar, siyasal partiler ev sahipliği yapsınlar masum insanlara soğuktan üşüyen sabilere. Hatta eğlence mekânları, barlar pavyonlar bile yardıma koşsun. Kimin elinden ne gelirse yani. 

      Velhasılı kelam başkalarının kusurunu arayarak yükselemeyeceğimiz fark edelim.

      Herkes kendi enerjisini artırsın, hizmetini büyütsün. 

      Her bir insan kalitesini ortaya koysun. Başkasının kalitesizliği seni daha nitelikli yapmaz.

      Bazısı merdiven çıktıkça yükseldiğini zannediyor. Hâlbuki çınarın altından bakan dervişin gözünde çıktıkça küçülüyor da farkında değil.

      Bir de yüksekten düşen iflah olmaz derler. Kol kırılması ile kurtulamaz.

      Benden söylemesi…

Diğer Yazarlarımız

MÂSİVÂ

Son Makaleyi Oku

Yazar Yorumları

Yorum Yaz

90589