TUTUNAMAYANLAR
Servet; 1,75 boylarında, zayıf, 70 li kilolarda. Yaşı 45 var yok. Sarıyla kumral arası bakımsız sakalları bıyığıyla bir olup dudaklarını kapatmış. Spor giyimli. Bakışları cana yakın, biraz da uyaroğlu. Başıboş bıraktığı hayatında kendinden öte gördüğü canları var. Candan içeri Evlâd u İyâli var Dede Servetin.
"Bir başıma kalsam şeh-i devrâna kul olmam
vîrân olası hânede evlâd u ıyâl var."
(Mealen;
Bir başıma kalsam zamanın sultanına da eyvallah çekmem.
Ama gel gör ki şu yıkılası evimde çoluk çocuk var! )
Diyen "Dertli" mahlaslı Aşık İbrahim misali bir teslimiyetle bakan gözleri ahbaplık etmeye namzet. Henüz beni arkadaş olarak görmüyor. Bunun sebebi belki aramıza konulmuş toplumsal rollere dayalı mesafelerdir. Belki de maazallah! benim onunla aramızdaki ilişkiye iki insan doğallığından çok kibir örten çirkin bir “tevazuyla” yaklaştığım içindir. Ya da kapitalizmin aramıza ördüğü kalın duvarları yıkamadığımızdandır.
Kırıkkale Belediyesi Hafriyat Döküm Sahası müdavimlerinden biri Servet ve ailesi!
Halliye bütün betimlemelere sahanın tozunu toprağını, kirini pasını giydirip gözde öyle canlandırmalı Serveti.
Sabah erken başlayan mesai sahanın bir kenarında simsiyah is kaplı çaydanlığın bezgin bir ıslık sesiyle demini haber vermesiyle kesilir. Vakit kahvaltı vaktidir. Bazen zeytin, domates, biber ve ekmek. Bazen de peynir eşlik eder menüye. Tozun toprağın ortasına bağdaş oyalanmadan işe koyulma esasıyla kurulur. Oyalanmak olası rakiplere hurda malzeme/ekmek kaptırmak demektir.
Sahaya gelen hafriyatın içinden seçilebilecek demir ya da başka malzemeleri eşi ve çoluk çocuğuyla seçer buraya gelen aileler. Şaşırmayın, tıpkı Sanayi Devrimi'nin ilk yıllarında olduğu gibi ailece geliyorlar işe. Evdeki çalışma düzenini fabrikaya taşıma niyetiyle denenmişti o zamanlar bu. Küçücük çocuklar bile emeğiyle katılıyordu üretime. Bunun adı belki de yeni yeni sömürü konmaya başlıyordu o yıllarda.
21. yy da, modern şehirler, akıllı kentler oluşturma çalışmalarının yaşandığı bir çağda hala geçerliliği var demek ki ailece çalışmaya gitmenin(!) Ya da sendikal haklar, insanca yaşam, aile çocuk sağlığı gibi kavramların yaygınlaştırılması çalışmalarının yapıldığı bir çağa paralel görünmeyen bir katmanda hala yaşanıyor bunlar.
Her ne olursa olsun, kim çağı nasıl okursa okusun Servet her sabah ailesiyle buraya gelip ekmeğini tozun toprağın içinde sahaya dökülen hafriyatın içinde aramak zorunda! Çünkü insanın bildiği hayat içine doğduğu hayattır. Öyle ya Servet de bu hayatın içine doğdu, tıpkı çocukları gibi.
Şimdi; Bütün şehir bundan mesul müdür? derseniz ben EVET derim. Birkaç aileye yapılabilecek küçük dokunuşlar birçok insan için küçük ve kolay ama dokunulan aile için çok büyük bir şey. Kendilerinin ve ailelerinin hayatlarını kökten değiştirebilir bu dokunuşlar. Mesela Servetin oğlunun düzenli bir işi olsa ne çok şey değişir Servetin hayatında.
Hepimizin bildiği gibi hangi işe kim alınacak sorusuna referanslar (torpil) üzerinden cevap bulanlar bu dokunuşları daha kolay yapabilecek insanlar. Serveti görmek bu insanların hâlâ bir vicdan taşıdığının göstergesi olur elbet. Ama en önemlisi hâlâ bir toplumsal vicdana sahip olduğumuzu gösterir ve bu hepimiz için en büyük umut olur.
En açık haliyle bu insanların düzenli bir işe ihtiyacı var. Bu yazının küçük de olsa bir çözüm kapısı aralamaya ve iş verebilme durumundaki herkese bir davet vesilesi olması dileğiyle....
MAHZUNİ ŞERİF, SURİYE, İSRAİL
Son Makaleyi Oku