Sınırları Belirsiz Demokrasi
Bir yönetim biçimi düşününki gerçekten çok hayale yakın dursun ve pratiğinin sınırları belirsiz olsun. Hah işte bunun adı “Demokrasi”.
Ucu kaçtığında kendi kendini imha edecek kadar savunmasız, daraltıldığında despotik bir hal alacak kadar sığ.
Aslında tek başına pratiği pek mümkün olmayan bir şey bu yönetim biçimi denilen garabet. Özgürlük dediğimiz şey de aynı değil mi? Nereye kadar?
Nefes alllll, verrr! egzersizi gibi sık gevşet, çek bırak, al ver ... vb.
Oysa işin aslı insan ve adalet.
Daimi’nin dediği gibi; İnsan hakta, hak insanda...
Kâinatın aynasıyım
Madem ki ben bir insanım
Hakkın varlık deryasıyım
Madem ki ben bir insanım
Hakkın varlık deryasıyım
Madem ki ben bir insanım
İnsan hakta hak insanda
İnsan hakta hak insanda
Arıyorsan bak insanda
Hiç eksiklik yok insanda
Madem ki ben bir insanım
......
İhtirasları ve zaafları ile izaha muhtaç bir muamma İNSAN!
Bir tarafta Büyük İskender, Cengizhan, Hitler, Stalinler... vb. Bir tarafta Peygamberler, Bilge Liderler, Adil yöneticiler (Habeşli Necaşi, Hz Ömer, Ömer bin Abdulaziz, Orhan Gaziler...)
İyi ile kötünün kavgası, hak ile batılın savaşı, hepsinin özeti Adalet ile Zulmün savaşı. Adalet bereketi, sevgiyi, huzuru, sükuneti beraberinde taşır. Zulüm ise kaosu, güvensizliği ve karmaşayı.
Çelişki ve tutarsızlık güvensizlik doğuran iki kardeştir. Eğer barış ve huzur içinde yaşamak istiyorsak adalet için hukuk, hukuk için adalet her ikisi içinse temiz niyet şart!
Siyaset sahnesinin yeniden dizayn edilmesi uğruna yapılan hiç bir girişim temiz niyetli değildir. Cezasız bırakılan ya da cezası tehir edilen hiç bir suç/suçlu da masum değildir.
Her defasında aynı sahneyi açmanın ülkeye verdiği zararı görememekse basiretsizlikle izah edilemeyecek kadar ciddi bir sorundur vesselam.
MÂSİVÂ
Son Makaleyi Oku