Köşe Yazarı

Mehmet Akkaya

mehmetakkaya@gmail.com

SOLUN YEREL YÖNETİMLERDE SÖMÜRÜ SINAVI

  • 23-09-2024
  • 01:35:38

 

Solun Yerel Yönetimlerde Sömürü Sınavı

Sermaye, Emek, Proletarya, Sömürü, Artı Değer,.... Sol jargonda çok kullanılan kavramlardır. Hem ideolojik hem de ideolojik alt yapıyı temellendiren kavramlar bunlar.

Emek bir artı değer ortaya çıkarır. Marksist ekonomide , artı değer , bir ürünün satışı ile elde edilen miktar ile onu üretmenin maliyeti arasındaki farktır: yani, ürünün satışı ile elde edilen miktardan malzeme, tesis ve emek gücü maliyeti çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Kapitalist sistemlerde artı değer sadece sermaye sahiplerinin sermayesini artırır. Yani sermaye sahipleri tarafından emeğin ortaya çıkardığı artı değere el konulur. Emeğin sömürülmesinin en basit tarifi budur. Asgari ücret tabiri ve belirlenmesi sürecindeki sözde çalışmalar bu sömürü döngüsüne resmiyet kazandırma kılıfıdır.

Peki kamuda durum nasıl?

Mavi yakalılardan/Proletaryadan ayrı ki önce taşeron işçisiyken sonra bütün haklarından feragat dilekçesi imzalatılarak -ki bu tamamen benim köle tacirleri dediğim taşeron şirketleri koruma kılıfıdır- sözde kadroya geçirilen ve şirket personeli diye tabir edilen yeni bir sınıf üretildi. Bu üretim süreci aslında bir eleme süreciydi. Ya da sadakatle çalışma rüştünü ispatlama süreciydi. Elemelerden geçenler sözde kadroya geçirilmiş oldu. Bu uygulama ile ortaya Türk Solunun hâlâ tanımlamadığı ve ilgilenmediği bir sınıf çıktı; Prekarya!

Bu isimlendirme batılı Marksistlere ait.

Peki belediyelerde durum nasıl?

En zor işlerde istihdam edilenler çoğunlukla şirket işçisi. Daha çok Temizlik, Kanal Arıza, Su Arıza, Park ve Bahçeler, Asfalt Şubesi, Bordür Şubesi.... vb. Yoğun emek gerektiren ve saha hep sorunlu olduğu için ha gayret ha gayret misali son damlasına kadar emeği zorlayan birimlerde istihdam ediliyorlar.

Bazı şirket işçileri ise beyaz yakalılardan ayrılmışçasına daha çok büro personeli olarak istihdam ediliyor.

Şimdi soru şu; En zor işlerde çalıştırılan bu insanların ürettiği artı değeri kim/kimler sömürüyor?

1- Yöneticiler ve siyasi iktidarlar. Zira bu artı değer onlara yönetimsel ve politik başarı olarak yansıyor.

2- Daha kolay işlerde çalıştırılan şirket personelleri ki genelde "hamili kart yakınımdır" uygulamasıyla işe alınır bunlar.

3- Diğer Kamu işçileri; Bunlar kendilerini kurumun asli unsuru olarak görürler ve bu durum onlara daha kolay işlerde çalışma tercihi "hakkı" verir.

4- Kamu kamburu olan personel; Bunlar genelde iş sevmezler. İş olmayan, pek mesai gerektirmeyen yerlerde görünürler ve  iş ömürleri böyle geçer. Bunların bir kısmı mavi yakalı (işçi) bir kısmı beyaz yakalıdır (memur).

Listeyi uzatabilirim ama işin özü anlaşıldığı için buna gerek yok.

Şimdi burada sıkıntı emek yoğun çalışan insanların;

  1. Emeklerinin değerinin verilmemesinde.
  2. Çalışma şartlarının iyileştirilmeyişinde.
  3. Dinlenme sürelerinin iş yoğunluğuyla paralel oranda olmayışında.
  4. Çalışma şartlarının sağlık durumlarına olumsuz etkileri belirlenip iyileştirme konusunda hassas olunmamasında.
  5. Dinlenme, izin, yıllık izin gibi konularda iş şartlarının göz önünde bulundurulmamasında.

 

“Son yerel seçimleri bir de bu açıdan ele aldığımızda ortaya emeğin değerini ve ortaya çıkardığı artı değeri bilen kadrolar yerel yönetimlerde iş başına geldiğine göre bu sömürü bir şekilde bitecek gibi bir beklenti içinde olmak emekçinin en doğal hakkı olmalıdır.”

Tırnak içi bu son paragraf askıda bir paragraftır. Ancak muhatapları durumu gündemlerine alıp hassasiyet gösterirlerse askıdan inip tırnak içinden kurtulacaktır vesselam.

Muhataplarına ilanen duyurulur!

Diğer Yazarlarımız

Yazar Yorumları

Yorum Yaz

73049