Köşe Yazarı

Mehmet Akkaya

mehmetakkaya@gmail.com

ASGARİ HAYATLAR

  • 28-12-2024
  • 20:51:16

Asgari Hayatlar

   Cumhuriyet döneminde çalışanların yaşadığı serüveni hızlıca gözden geçirdiğimizde; sendikalaşma öncesi dönem, sendikalaşmaya paralel gelişen sosyal hak kazanımları dönemi, geçici işçi (muvakkat) ve taşören-şirket işçiliği dönemi, taşörene kadro süreci ve sonrası şeklinde tasnifleyip irdeleyebiliriz.  

 

   Ancak bugün gelinen noktada çalışanların büyük çoğunluğunu asgari ücrette eşitleme gibi bir eğilimin hızla işletildiğini görüyoruz. Emekliler için de en düşük emekli maaşı (bir nevi asgari ücret) uygulamasının emeklilerin büyük çoğunluğunu içine aldığını ve almaya devam ettiğini görüyoruz.

 

 

   En son (tek taraflı) belirlenen asgari ücret artık Türkiye’de karın tokluğuna sömürünün en çarpıcı göstergesi oldu. Oldu bitti bir yöntemle zaten belirlenmiş olanın bir de Hz Peygamberin hadisiyle ilişkilendirilerek hızlıca açıklanması emeğin sömürülmesi tartışmalarına ve dolayısıyla Marks’a ve Marks’ın “din afyondur” görüşünün gündeme gelmesine kapı aralamış oldu.

 

   Önce orta sınıfın eritilmesiyle başlayan bu son süreç artık iki sınıflı bir topluma dönüşüyor oluşumuzu da gözler önüne serdi. Buna ister zengin-fakir deyin ister sermaye-emek deyin, ister sömüren-sömürülen deyin fark etmez bu durum fakirin daha fakir zenginin daha zengin olma sürecinin hızlandığı gerçeğini değiştirmiyor. Bu aynı zamanda kapitalizmin yuvarlanan bir kartopunun büyüdükçe daha hızlı büyümesi gibi daha geniş kitleleri daha hızlı içine alıp nasıl öğüttüğünü de gözler önüne sermeye başladı.

 

   Sorunun bir başka boyutu da şükür, sabır, kanaat, kader, emek ve alın teri gibi bir kısmı dini ve bir kısmı dinin de kullandığı bazı kavramların durumu normalleştirmek uğruna pervasızca kullanılmasıdır. Mesela sayın bakanın emeğin karşılığının hızlı ödenmesi gerekliliğini bildiren hadisten bu emeğin özel ve kıymetli olduğunu, karşılığının da aynı kıymetle ve özel olarak belirlenmesi ve verilmesi gerektiğini çıkarmak yerine bu ekonomik şartlarda açlık sınırına eş bir ücreti açıklarken zikretmesi çarpıklığını nereye koymak gerekiyor. Ya da bu kullanım büyük oranda AK parti ve MHP seçmeni olan dindar kesimi hiç mi rahatsız etmedi/etmiyor?

 

   Velhasıl Kuran’ın Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dönüp dolaşan bir devlet, bir güç kuvvet, bir servet olmaz” (Haşr 7) emri ve Hz Peygamber’in “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” uyarısı apaçık ortadayken insanları açlık sınırına mahkum ederken dini referans gösterme eğiliminin olumlu bir karşılığı yoktur. Olsa olsa “din afyondur" u çağrıştıran olumsuz bir karşılığı vardır.

Diğer Yazarlarımız

BUYURUN CENAZE NAMAZINA

Son Makaleyi Oku

Yazar Yorumları

Yorum Yaz

79811