"Yetiş ya Muhammed (sav) Yetiş ya Ali (r.a)"
Bir yönetme tekniğidir; Önce belirleyip/yapıp sonra insanların belirlenene/yapılana göre düşünmelerini sağlamak. Çok çeşitli kavramlar kullanılır bu gibi çalışmaları tanımlamak için. “İdeolojik Aygıtlar” bunlardan bir tanesidir ve Althusser'e aittir bu kavram.
Gücü elinde tutanlar, bunu sağlarken karşı çıkanlar ya da kabul etmeyenler için de bir hazırlık yaparlar. İlk ve değişmeyen aşama suçlu ilan etmektir. Neyle mi suçlarlar! Klasik, bildik bir şey: "Hainlikle"
Doğal olarak itiraz edenlerin göze almaları gerekenler vardır: Suçlanmak, dışlanmak, kenara atılmak, mahrumiyetler yaşamak... vb. gibi. Bunların tek kazancı çoğu zaman hayırla ve övgüyle anılmak da olmayabilir. Eğer hayırla anılırlarsa da artık bir hükümlerinin kalmadığı zamana denk gelir bu.
Ölüsü dirisinden çok itibar görenleri hatırlayın. Mesela çok yakın tarihte ölenleri/öldürülenleri: Muhsin Yazıcıoğlu, Necmettin Erbakan, Adnan Kahveci, Recep Yazıcıoğlu, Eşref Bitlis, Cem Ersever, Uğur Mumcu, Necip Hablemitoğlu ... gibi isimleri!
Bu isimlerle ilgili bu aralar çarpık bir yaklaşım geliyor aklıma: "ÖLÜDEN MEDET UMMAK" Bu daha çok veliler ve türbelerle ilgili dini bir tartışma konusudur biliyorum ama medet ummak sonuçta eylemsizlik doğuran bir durumdur. Yani ben bu işimi yapmıyorum/yapamıyorum ancak işimi sana havale ediyorum ve bunu mistik bir anlam yükleyerek yapıyorum der gibi bir şey değil mi?
Yakın tarihten örnekler verdiğim insanlar ve daha öncekiler, zaman zaman çok anılırlar. Bunun bir çok nedeni olabilir ama bu aynı zamanda ortada sıkıntılı bir durum var ama ben itirazı göze alamıyorum demektir. Bir nevi "Yetiş ya Muhammed (sav) Yetiş ya Ali (r.a)" gibi bir şey.
Kabul edip hızlıca yeni duruma uyum sağlayanların bir kısmı mükâfatlarını hemen almaya başlar. Bunların yaptığı en azından kirli de olsa kendi içinde izah edilebilir bir eylemdir. Diğer kısmı ise mükafattan çok külfet kısmı taşıttırılanlardır ki neden kabullendikleri insanlık tarihi boyunca hala çözülemedi.
Umut fakirin ekmeğidir derseniz? Umut yenilebilir bir şey değildir olsa olsa yutulabilir hatta yutturulabilir bir şeydir derim. Hem de daha çok yutkunanlara yutturulan bir şeydir.
Son olarak Ehl-i Beyt İmamı Zeynel Abidin (r.a)’ın Emeviler döneminde ev/göz hapsinde tutulduğunu ve bu süre zarfında dualar yayınladığını ve insanlara nerede durmaları gerektiğini bu dualarla anlattığını hatırlatarak ve O’nun şu duasıyla bitirmek istiyorum bu yazıyı.
“Allah’ım! Muhammed ve âline salât eyle ve beni meşgul edecek sorunların çözümünde bana yet; yarın hesabını soracağın şeylerle uğraştır beni; günlerimi yaratılışımın amacı olan ibadetle geçirmemi sağla; beni zenginleştir; rızkımı bol eyle; rızkı beklemekle beni imtihan etme; beni aziz kıl; kibre duçar eyleme; Sana kul olmaya muvaffak eyle; kulluğumu, ibadetimi ucb (kendinden ve yaptığından hoşlanmak) ile fasit etme; benim elimle insanlara hayır ulaştır; minnet edip de onu batıl etmeme engel ol; yüce huyları bana ihsan et ve övünmekten beni koru.”
Amin Amin Amin
BUYURUN CENAZE NAMAZINA
Son Makaleyi Oku