Köşe Yazarı

Mehmet Akkaya

mehmetakkaya@gmail.com

BUYURUN CENAZE NAMAZINA

  • 11-01-2025
  • 22:41:59

Sağ Seçmenin Kimlik Bunalımı!

 

   Kendini muhafazakarlığın merkezine ve/veya merkezin sağına yaslayarak tanımlayan sağ seçmen hiç bu kadar güvensiz/güvenliksiz olmamıştı.

 

   Güncele, geçmişe ve geleceğe dair kendine has kısmen tutucu bir bilinçle refleks veren sağ seçmen, Reis’in son bir kaç zam döneminde sabit gelirliyi önce beklentiye sevk edip sonra ofsayta düşüren tarzından ve Bahçeli’nin Öcalan çıkışından olsa gerektir ki ne savunan ne de eleştiren olamadığı bir sürecin içinde sıkışıp kalmış durumda.

 

   Sağ seçmen Akparti’nin iktidara geldiği günden beri adım adım merkezde yoğunlaştı. Bu aynı zamanda merkeze uzak sağ seçmeninin de yeniden pozisyon alması anlamına geliyordu.

 

   Bugün gelinen noktada merkezdeki yoğunluk giderek azalmaya başlamış durumda. İşin ilginç yanı merkezden uca doğru yeniden eski pozisyonlarına yönelen bir sağ seçmenle birlikte merkeze yakın sol söylemlerin de etkisiyle merkezin soluna geçen bir seçmen kitlesi de ortaya çıktı.

 

   Bu durumun ortaya çıkışında merkez-sağ dediğimiz alanda siyaset yapan Akparti’nin artık hantal bir yapıya bürünmesi ve etkin siyaset üretememesi kadar Bahçeli’nin merkezden çok uca yakın Milliyetçi bir siyasi parti lideri olmasına rağmen önceleri ağır eleştirilerde bulunduğu AK partiye verdiği destek ve son Öcalan çıkışı da önemli bir etkendir.

 

   Değişen dünya ve komşu ülkelerde yaşanan gelişmeler elbette ülke siyasetini etkiler. Bu etkileşim yeni belirlemelere kapı aralar. Buraya kadar her şey normal kabul edilebilir. Ancak siyaseten kendinizi konumlandırdığınız yer kısa süreli bir durum değildir. Dünden bugüne parti adları, liderleri değişse de doldurulan alanın karşılığı değişmez. Klasik bir ayrımla sağ ve sol, merkezin iki yönüdür ve iki tarafta merkezden uçlara doğru bir yelpaze oluşturur. Son zamanlarda girilen ittifaklı seçimle,  uçlardan merkeze doğru birlikte seçime girme teamülleri ortaya çıkarmıştır.

 

   Şimdi geldiğimiz noktada sağ seçmen kendini konumlandırdığı yerle bağdaştıramadığı bir durumla karşı karşıya bırakıldı ve bir kimlik bunalımı yaşıyor. Doğal olarak da kendine bir çıkış arıyor. Geri dönüşü mümkün olmayan bu sendromla başa çıkması da mümkün gözükmüyor.

 

   Düşünsenize sağın şehitler ve şehit aileleri üzerinden geliştirdiği siyasi dil ve bu dilin etki alanında bulunan insanlar/seçmenler Öcalan'a yapılan çağrıyı nereye koyacak ya da sağı bu çağrı üzerinden nasıl yeniden tanımlayabilecek! Veya CHP'yi birkaç seçimdir DEM Parti ile girdiği ilişki üzerinden geliştirdiği eleştirilerle yıpratmaya çalışmış olmasını bugün gelinen noktayla bir arada nasıl normalleştirecek! En can alıcı olansa; Bütün bu olanların oluşturduğu güven sorununu/bunalımını nasıl giderecek.

 

   Velhasıl bırakın güvenilen dağlara kar yağmasını dağların karla kaplandığı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bu dönem seçmenin uçlara doğru yol almasını tetiklediği kadar siyasi güvensizliğe bağlı olarak sandığa gitmemeyi de beraberinde getireceğe benziyor.

 

   En kötüsü de siyaset üretilemediğinde baş gösteren siyasi çürümedir! Bunu aşabilmenin yolu da seçmeni yeniden pozisyonlandırabilmek olduğu kadar oluşan güven kaybını giderebilmekte yatıyor. Hükümeti temsil durumunda olan iki partinin bunu yapabilmesi ise pek değil hiç mümkün gözükmüyor vesselam.

Diğer Yazarlarımız

BUYURUN CENAZE NAMAZINA

Son Makaleyi Oku

Yazar Yorumları

Yorum Yaz

95640