Adalet, Her Çağa
Justmercy (Sadece Merhamet)
2019'da gösterime giren biyografik dram filmi. Filmin sonunda geçen bir cümle oldukça etkileyici: "Fakirliğin karşıtı zenginlik değil adalettir"
Bu tespit elbette yeni değil. Kim bilir belki insanlık tarihi kadar eskidir. Düz mantıkla bakıldığında zaten açıkça görünen bir durum. Peki ben niye takıldım bu cümleye?
Sanırım cümleyi Ramazan’a uyarladı zihnim. Malum fitre, fidye, zekat, erzak yardımı, iftar çadırları, evlere yemek ve ekmek götürmek... Hem bireysel hem de kurumsal düzeyde yapılan yardımlar. Hemen hepsi Ramazan ayında yapılan, bir kısmı yıl boyu olsa da Ramazan'da daha yoğun yapılan yardım örnekleri.
Her yıl yapıldığına göre fakir bulmak zor değil demektir. Ya da fakirlik bitmek bilmeyen bir gerçektir. Hatta gün be gün artan bir sosyal gerçek olduğunu gösteren araştırmalar var. Onca bireysel ve kurumsal yardım çalışmalarına ve faaliyet gösteren onca yardım kuruluşuna rağmen değişen bir şey olmuyorsa hatta durum daha da vahim bir hâl alıyorsa sorunun ve çözümün doğru tespit edilmediğini kolaylıkla söyleyebiliriz.
Maalesef fakirliğin ölçümleme yöntemleri [GİNİ katsayısı= 0 ile 1 sayıları arasındaki değerleri alır. Bir ekonomide elde edilen gelirin tam adaletli (herkesin eşit pay alması) olması durumunda GİNİ katsayısı 0’a eşittir. Bu durumun tam tersi, yani gelirin tek kişide toplanması durumda da söz konusu katsayı 1’e eşittir. Bu iki uç durum hiçbir zaman gerçekleşmeyip GİNİ katsayısı 0,23 ile 0,67 arasında seyretmektedir.], kısmen aşamalı da diyebileceğimiz çeşitleri (mutlak yoksulluk, göreli yoksulluk, insani yoksulluk...vb gibi) "Bulunmuş" ama bir türlü ortadan kaldırmanın yolu bulunamamış!
İşte "Fakirliğin karşıtı zenginlik değil adalettir" cümlesi fakirliğin neden ortadan kaldırılamadığını gösteren bir çarpıcılık taşıdığı için önemli ve dikkat çekici.
Bunca zamandır "Fakire yardım" kolaycılığına koşan kişi, kurum ve kuruluşlar bu çalışmalarının yanında ve paralel olarak adaletin tesisi için de çalışmış olsalardı belki fakirlik giderek azalacak hatta bitecekti. Ama şunu asla unutmamak lazım ki fakire yardım bir yönüyle zengine malını koruma konusunda yardım etmektir. Nasıl mı? Fakirin, -bıçak kemiğe dayanıp- benim hakkımı kim çalıyor sorusunu sormamasının yolu bıçağı kemikten uzak tutmaktır. Bu da bu yardımların da katkısıyla gerçekleşmektedir. Hatta daha zelili bu hak yiyicilerin fakirden bir de teşekkür beklemesidir.
Ramazan ayı dini ibadetlerin yoğunlaştığı bir aydır. Kişinin bireysel manevi ikliminden tutun da hemen herkese dokunan bir manevi gücü vardır Ramazan'ın. Bu iklimde gelin bu Ramazan'ı Adalet ve Adaletin tesisi üzerinde yoğunlaşarak geçirelim.
Eğer bir yerde fakirlik varsa adalet yok demektir ve Müslümanın görevi fakire yardım etmek olduğu kadar Adaletin tesisi için gayret göstermektir. Tek başına yardım etmek yeterli değildir vesselam.
Bir hatırlama: Fakirliği öven, fakirlere sabır tavsiye eden ve bundan nemalanan sözde “hoca, cübbeli, sarıklı, sakallı, sinek kaydı traşlı...” her şarlatandan uzak durmak ve bunları ifşa etmek bu çağın ve her çağın en önemli insani duruş meselesidir. Dikkat edin bunların beslendiği yer Adaletin bozulduğu yerdir. Yani fakirliğe sebep olanların toplanma merkezidir.
ASGARİ DİN
Son Makaleyi Oku