Köşe Yazarı

Mehmet Akkaya

mehmetakkaya@gmail.com

MÜLKSÜZLEŞME

  • 28-07-2024
  • 19:07:50

Mülksüzleşme

Bir çok açıdan insanın bizatihi kendisini var hissedişini ve kendine dair ruhunda karşılık bulan her türlü tanımlamayı yitirmesi durumu olarak anladığım mülksüzleşme insanı başıboş bırakılmakla tehdit eden bir tehlikedir.

Allah "İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor" (Kıyamet 36) buyurmaktadır. İnsan için  başıboş olmamanın belirtisi var oluşuna yüklediği anlamlar bütünüdür.

Bedeninden tutun da cinsiyetine varıncaya kadar ruhunda ve anlam dünyasında bir karşılığı ve işlerliği olan her şeyin anlam yitimine uğraması da bir mülksüzleşmedir.

Bir mültecinin sığındığı ülkede geçirdiği ilk zamanlarda hissettikleri ya da bir mülteci kampında yaşamak zorunda olan insanların önceki hayatlarıyla mevcut durumları arasında oluşan bütün yitimlerin sonucunda ortaya çıkan durum da bir mülksüzleşme örneğidir.

Küreselleşmenin geldiği şu noktada dünyayı "küresel köy" olarak tanımlayan McLuhan'ın bu konudaki haklılığını bir kez daha görmekteyiz. İnsanı kendini ait olarak hissettiği her şeyden koparan bu süreçte İki nesil arasında hızla oluşan uçurumda bu anlamda mülksüzleşmedir.

Kolay anlaşılır kılmak için bizi biz kılan değerler, kökümüz, nereli olduğumuz, sülalemiz, ailemiz, cinsiyetimiz, bedenimiz, emeğimiz, inancımız, hayallerimiz, evimiz, sokağımız, mahallemiz, komşularımız, okulumuz, öğretmenimiz.... vb. Sahiplenişlerimizin ve aidiyetlerimizin yok oluşu bize kontrol imkanı bırakmıyor.

Sosyal medyada oluşturduğumuz profillerimiz ve bu profillerin tercihlerimiz doğrultusunda genişletilip bir merkeze yüklenen bilgilerimiz doğrultusunda yeniden oluşturulan yönlendirmeli bizler ve daha fazlası her yönden bir mülksüzleşme örneğidir.

Bütün bu anlatımların sonucunda yeniden inşa edilen dünyanın temel dayanağı mülksüzleşme ve ortaya çıkardığı başıboşluk üzerine kuruludur.

Bize düşen geleneğin yaşadığı iflasa rağmen geleneğe ve geleneksel anlatılara tutunmak ya da bu iflası durdurma çabasına düşmek değil yeniden bir değerler dünyası inşa etmektir. Bunun için yapmamız gereken ise tutucu bir tavır yerine anlam üretebilecek bir bilme ve kafa yorma çabasına düşmektir.

Zira Rabbimiz  bize yeryüzünü i’mar etmemizi bunun için de öncelikle O’na yakın olma çabasına düşmemizi  emretmektedir. “Semûd (kavmin)e de kardeşleri Sâlih'i (gönderdik). Dedi ki: “Ey kavmim! Allah'a ibâdet edin; sizin için O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, sizi yerden (topraktan) yarattı ve sizin orayı İ’MAR ETMENİZİ (ve orada ömür sürmenizi) istedi; öyle ise O'ndan mağfiret dileyin, sonra O'na tevbe edin! Şübhesiz ki Rabbim, Karîb (kullarına pek yakın)dır, Mücîb(duâlarına mutlaka cevab veren)dir.” (Hud61)

Diğer Yazarlarımız

DİN, GEÇİM, AHLAK

Son Makaleyi Oku

ÇAĞIMIZIN SİYASİ HASTALIĞI: İtibar Eksikliği Sendromu

Son Makaleyi Oku

Yazar Yorumları

Yorum Yaz

92637