Köşe Yazarı

Mehmet Akkaya

mehmetakkaya@gmail.com

ANKARA APARTMANLARI

  • 22-07-2024
  • 13:26:09

 

Cinnah 19 dan başlayan Köşk Apartmanı, Teras evler, İkramiye Apartmanı gibi 1940’lardan 1980’lere farklı zamanlarda inşa edilmiş 8 farklı yapıyı anlatan, 1 sezon 8 bölümlük bir belgesel Ankara Apartmanları.

Okuyan insanlar bilir; Okuma sürecinde ara dönemler olur sıkıcı geçen, hatta bezginlik de denebilecek kadar sıradanlaşır bu dönemler. Sonra bir şey olur heyecanlandırır sizi. Bu bazen az bazen uzun soluklu olur.

Film izlemek için açtığım bir kanalda rastladım Ankara Apartmanları belgeseline. Belgesel hakkında hiçbir fikrim olmamasına rağmen heyecanlanıverdim. Bir solukta izledim ortalama 20 şer dakikalık 8 bölümü.

Seyrederken anlatımlardaki kültürel estetiği hayranlıkla dinledim. Zihnimin bir tarafı yakın tarih yorumlaması yaparken diğer tarafı köy-kent karşılaştırması yapıyordu.

Hemen akabinde Kırıkkale’de aynı dönem aralığında inşa edilen apartmanları/yapıları hatırlamaya çalıştım ve belgeseldeki yapılarla karşılaştırdım.

Belgeselin en can alıcı cümlesi şuydu: “1980 e kadar yapının patronları mimarlardı sonra yapının patronları müteahhitler oldu.”

Apartmanların her biri farklı bir ruha sahip. Bazısı için burada yaşayanlar öyle farklı bir yapı içindeler ki bir nevi komindeler benzetmesi yapılırken, bazısı için konum ve mimari modernlik itibariyle Köşke dolayısıyla Atatürk’e yakınlık hissetmekteler tespiti yapılmış.

Şu bir gerçek ki gerek milli/ulusal dönem gerek modern mimari dönemler için olsun bir şehir, bir toplum, bir yaşam biçimi ve bir kültür inşası süreci yaşandığı çok açık. Hatta Teras Evler’in mimarının eşinden nakille şöyle bir cümle geçiyor Teras Evler inşa edilirken “ evet bu şehrin sokakları çamur ama biz bir gelecek inşa ediyoruz”

Apartmanların girişi, giriş kapısı merdivenleri, korkulukları, merdiven boşlukları, tavanda bu alanın ışık alması için düşünülen ayrıntılar, dairelerin kapılarının baktığı koridorlar, daire kapıları, dairelerde ortak yaşam için oluşturulan yüksek tavanlı çok büyük alanlar, çalışma odaları, renkler, zemindeki ayrıntılar, duvarlar, hem dairelerin ışık alması hem de manzaranın ferahça seyredilebilmesi için bu geniş alanın dışarıya bakan tarafının tamamının pencereden oluşması, balkon, varsa teras gibi her alanın ayrı ayrı en ince detayına kadar düşünülmesi bu yapılara bir ruh kazandırmış. Bu ruh, içinde yaşayanlar için de etkilenme potansiyeli oluşturmuş.

Bir başka yönüyle bu yapılar, bir başkent büyürken ona yeni kurulan Cumhuriyetin tercihlerini giydirmeye namzet birer katkı sağlamış. Zaten mukimleri de çoğunlukla bu inşa sürecinde aktif rol alan insanlardan oluşmuş.

Gönül , bu belgeseli birkaç kişiyle birlikte; En az bir mimar, bir şehir plancısı, bir sosyolog ile birlikte değerlendirmeler/ yorumlamalar yaparak izleyip daha derinlemesine çıkarımlar yapabilmiş olmayı istese de çok faydalı bir çalışma olduğunu ve beni heyecanlandırdığını tekrar söylemek istiyorum.

Kim bilir belki bu belgeselden hareketle Kırıkkale özelinde benzer bir çalışma yapılıp benzer örnekler ele alınıp kırılmanın ne zaman başladığını ve şehirleşememe sebeplerimizi ortaya çıkarabiliriz.

Ya da kendi adıma daha özel de ara ara atıfta bulunduğum kent dindarlığının oluşamama sebeplerini irdelemeye yeni kapılar aralayabiliriz.

Ancak şu bir gerçek ki eğitimin meyveleri ve bu meyvelerin kalitesi ülkemizde 1960'larda başlayan liberal ve şu an içinde bulunduğumuz neo liberal politikalar ile her geçen gün daha kötüye gitmektedir.

Diğer Yazarlarımız

KİTLENİN RUHU

Son Makaleyi Oku

ÇAĞIMIZIN SİYASİ HASTALIĞI: İtibar Eksikliği Sendromu

Son Makaleyi Oku

Yazar Yorumları

Yorum Yaz

87190