Köşe Yazarı

Mehmet Akkaya

mehmetakkaya@gmail.com

HANGİ AYLAKLIK

  • 09-02-2025
  • 21:20:51

Sorunlu Aylaklık
   Aylak’a, her ne kadar boş gezen, işsiz güçsüz şeklinde olumsuzluk çağrışımı taşıyan anlamlar yüklense de bu olumsuzluğa itiraz edenlerin -bugün için- haklılık payı daha fazladır. Çok çalışmak ya da çalışkanlık ise sürekli övülen bir çağrışım taşısa da biraz detaylandırıldığında işin aslının -en azından bugün- öyle olmadığı anlaşılır.
   Daha çok tüketmek üzerine kurulu bir ekonomik sistemde daha çok çalışmak/kazanmak hatta bir süre sonra çalışmadan kazanıp sadece tüketmek arzusu kaçınılmaz hale gelmektedir. Özellikle reklam ve algı yönetimiyle sürekli teşvik ve tahrik edilen tüketme isteği, insanı hazzın peşinde koşan bir değersizleşmeye doğru sürüklemektedir. Bir süre sonra kısır bir döngünün içinde, (bir basamak ileride duran yiyeceğe doğru koştuğunu zannederken aslında aynı dairesel döngüde koşmak suretiyle -sürekli emek sarf etmesine rağmen- bir türlü yiyeceğe ulaşamayan kobay faresi gibi) sadece döngünün devamlılığını sağlayan bir parçaya dönüşmektedir.
   Bertrant Russell "Aylaklığa Övgü'de" bu döngünün sebeplerini irdelerken şöyle bir tespitte bulunur: "Çok çalışmanın erdem olarak aktarılması, zengin aylak kesimin, emeklerinden faydalandıkları yoksul çalışan kesimi motive etmek için uydurduğu bir propagandadır." 
   Daha az tüketmek üzerine kurulu bir hayat felsefesi insanın öz varlığı açısından daha doğruyken bütün insanlığa bir virüs gibi yayılan daha çok tüketme arzusu, en çok da insanın özünü ortadan kaldıracak düzeyde bir haz sarmalı ortaya çıkarmaktadır.
   Russell ayrıca "Endüstri devrimi sayesinde daha az çalışarak temel ihtiyaçlarımızı karşılayabilir hale geldik.
Daha çok boş zamanımız olduğunda bunu daha incelikli zevklerde harcayabiliriz.
Bunun için eğitim sisteminin de incelikli zevkleri öğretecek şekilde yapılanması gerekir." demek suretiyle itirazını daha güçlü kılarak çıkış yolunun ve alternatif bir yaşam biçiminin ipuçlarını vermektedir. 
   Günümüz Türkiye’sinde ise kapitalizmin nüfuz ettiği her ülke gibi tüketim merkezli yaşam giderek artmaktadır. Bir çok toplumsal sorunun kaynağı da bu artışla paralellik göstermektedir. Çok ve kolay kazanıp çok tüketmek isteyen bir nesil giderek sorunlu bir genç nüfus ortaya çıkarmaktadır. Ne az tüketmekten yanalar ne de aylaklıktan vazgeçiyorlar. Ya da ne çalışmaktan yanalar ne de çok tüketmekten vaz geçiyorlar. Bu da ortaya “sorunlu bir aylaklık” çıkarıyor. 
   Son zamanlarda Türkiye’de yapılan bir araştırma %35’i evde oturan bir genç nüfus (Ev Gençliği) olduğunu ortaya koydu. Bu gençleri tarif ederken de bir üst paragrafta tanımlamaya çalıştığım “Sorunlu Aylak” profiline benzer özellikler sıralamışlar. 
   Demem o ki ortaya bilinçli tercihlerden oluşan, insani ve ahlaki kaygılar taşıyan bir yaşam biçimi çıkarıcı ciddi çalışmalar ve tartışmalar yapılması gereken bir dönemden geçiyoruz. Bunu görmezden gelmek kapitalizme verilen kurban sayısını her geçen gün daha da artıracaktır. Ve geri dönüşü mümkün olmayan bir çürüme kaçınılmazımız olacaktır vesselam..

Diğer Yazarlarımız

SIRRI ABİ ÖLDÜ.

Son Makaleyi Oku

Yazar Yorumları

Yorum Yaz

20251