Köşe Yazarı

Özlem Özcan

oozcan79@gmail.com

Kadın Deyip Geçme

  • 10-12-2022
  • 11:33:00

Yaratılış gereği fiziken erkeklerden daha güçsüz oluşumuz, maalesef toplumsal algı ve doğrulaştırılan yanlışlar sebebiyle kişiliğinizin de diğer cinsten daha aciz, daha güçsüz olması gerektiği gibi bir olguya itiyor bizleri.

Oysa ne güzel özetlemiş durumu tek bir satırla Üstad Necip Fazıl;

“Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.”

Ben kadınım; ama asla dostum düşünce tekme atmam. Varlıktan yokluğa düşen dostuma varsa omuz verir, yoksa eksiğini, kusurunu örterim. Sırf alacaklısı halden anlamadı, kuruma geldi diye “Gerekirse kendini sat, borcunu öde” demem milletin ortasında. İşsizlik sebebiyle bunalıma girmiş ve kendisinden aman dilemiş bir gence “yol boyunda su sat. Parlak çocuksun bir duran olur nasılsa” deme ahlaksızlığını göstermeyeceğim gibi.

Ben kadınım; ama iflas etmiş bir yol arkadaşıma önce borç verip, sonra borcuma karşılık “bağını” ucuza kapatıp, halkın bana güvenip verdiği yetkiyi kendi menfaatime kullanarak, ruhsatlandırıp dolum tesislerine satmam mesela! Ya da ilçem kalkınsın sloganıyla belediye meclisinden çok kat ruhsat kararı çıkarıp, aradan ay geçmeden ilçemdeki ilk ve tek çok katlı yapıyı kendi arsama dikip, milletin gözüne sokmayacağım gibi.

Ben kadınım; ama herkesin birbirini tanıdığı hısım akraba olduğu el kadar memleketimde, muhalifleri ve beni sevmeyenleri “nifak yuvası” ilan edip, yetkimi ve siyasal gücümü kullanarak rızkına mani olup, kendimden olana yönlendirmem. Kuldan utanır, Allah’tan korkarım zira.

Ben kadınım; ama Memlekete TOKİ gelsin, ilçem kalkınsın ayağına “imar uygulamalarını” yaparken milletin arsası ve tarlasıyla kendime biat miktarını gözeterek oynayıp, TOKİ’nin müteahhitlerine “avanta” istiyor diye benzinlik pompalarında dedikodumu yaptırmam. Bir taşla iki kuş vurayım diye, memleketin namusunu helal getirmekten de utanırım çünkü!

Ben kadınım; ama 24 Kasım Öğretmenler gününde methiyeler düzüp, öğretmenim beni gördüğü bir yerde ayağa kalkmadı diye makamıma çağırıp “Ben Belediye Başkanıyım, beni görünce ayağa kalkacaksın” diye de azarlamaktan ar duyarım. O koltukta oturuyorsam o öğretmenin de katkısı vardır mutlaka.

Ben kadınım; ama bir gazeteci bana muhalif diye, toplumsal değerler açısından iki kişi arasında “mahrem” kalması gereken bir konuyu, diğer gazetecilere kendi ayıbını örtmek için ayıpmış gibi anlatma acizliğine girerken, hangi gazetecinin aracının deposunu Belediye bütçesinden doldurduğumun duyulacağı hesabını yapacak kadar da aklım var çok şükür.

Ben kadınım; ama KYK İl Müdürlüğünün ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın “zarar eder ve gereksiz” bulduğu ve üstelik bütün FETÖ yurtlarına kayyum atandığı bir dönemde nedenini bir türlü anlamadığım şekilde Belediye adına satın alarak kimseye “kıyak” da yapmam üstelik! Çünkü ben ADAMIM! Telefonda doğrudan şahsıma söylediğin gibi “yargıç, savcı ya da polis” değilim ama çok şükür adamım! Mesleğine ve memleketine aşık bir gazeteciyim.

Tüm bu saydıklarım yasal zemine oturtulmuş, mevzuata uygun, kılıfı düzgün işler. Peki ahlaki açıdan her yasal hak, helal midir? Ahlaksızlığın ve haksızlığın ölçüsü yoktur, kıstasları vardır. Kıstas ve ölçü aynı manada kullanılsa da aynı şey değildir. Ve mevki sahipleri yasal haklarını kullanarak zulüm yapamazlar. Sabah, kaçak diye su kesip, akşama keyfe keder açamazlar. İnsanların onurlarıyla “kedinin fare ile oynadığı” gibi oynayamazlar. Tüm bu yasal zulme biri çıkar ve “DUR” der.

Milleti; çoluğunun çocuğunun, yeğeninin, gelinin, karısının, damadının ekmeğiyle oynama korkusuna itip, susturamazlar. Zaten minnacık olan bir yerleşim alanında, hele de bunu türbeden verilen dua pozlarıyla kapatamazlar! Cumhurbaşkanının ve aldığı komik ödülün arkasına sığınıp gövde gösterisine kalkamazlar. Sayın Cumhurbaşkanını ile çalışmış, yakinen tanıyan biri olarak; bunları duysa neler yapacağını çok iyi biliyorum. İnanmayan eski Bakan rahmetli Kemal Unakıtan’ın eşine ya da dostlarına, hatta yine eski Bakan Suat Kılıç Bey’e bir ulaşsın derim. Dediğim gibi tüm bunlar yasal ama ne kadar ahlaki oturup tartışalım.

Fakat Belediye Meclis Üyesinin "katıldığı" bir komisyon toplantısında imzaladığı evrakları yok edip, yenilerini düzenleyerek katılmadı gösterdi iddiasıyla Savcılığa şikayet konusu olup “görevi kötüye kullanmak ve resmi evrakta sahtecilik” ile suçlanmak ciddi bir olaydır ve haber değeri taşır. Buna başka diğer Belediye Meclis üyelerinin susması da abesle iştigaldir. Bugün bana, yarın sana oysa!

Biz buna siyaset literatüründe güç zehirlenmesi diyoruz!

Devamı gelecek…

Diğer Yazarlarımız

KONGRENİN KAYBEDENİ AHMET ÖNAL

Son Makaleyi Oku

Yazar Yorumları

Yorum Yaz

82958